Ah o zamanlar, kocaman evimizin mutfağında, sadece yemek değil, hayallerimi de pişiriyordum...”
Gözlerim biraz uykulu, ama kalbim heyecan dolu uyandığım sabahlar vardı. Hem evin sorumluluğu, hem çocukların bakımı, hem de kendi ayaklarımın üzerinde durma arzusu… Bazen düşündüm, “Bu yorgunluk beni bitirir mi acaba?” Ama vazgeçmedim, çünkü biliyordum ki, evde ek iş bana hem nefes hem de güç olacak.
İlk işim, evden yapılan sabun paketleme işi oldu. Evet, kulağa basit geliyor ama inanın öyle değil. O küçük sabun kutularını özenle yerleştirirken, parmak uçlarımda oluşan hafif gerginliği hissediyordum. İşin içinde bir düzen vardı, bir ritim. O anlarda kendimi bir şef gibi hissettim; mutfakta yemek yaparkenki o dikkat ve özenle sabunları diziyordum.
Bir yandan mutfakta pişen yemeklerin kokusu, bir yandan sabunların mis gibi kokusu… İkisi karışıyordu sanki. Ve ben, türbanımın altından hafifçe terleyen alnımla, “İşte böyle, kadın olmak bu” diye düşünüyordum.
Sonra paketleme işini ilerlettim, telefonla sipariş alan müşterilerle konuşurken, sesim yumuşak ve nazikti. Onlara güven veriyordum, çünkü ben de güvenmek istiyordum. İşte bu, benim küçük işimin büyüklüğüydü aslında.
Akşamları çocuklar uyuduktan sonra, kendime küçük ödüller verdim. Bir fincan naneli çay, yumuşak bir müzik ve yarın için umutlar… İşte o anlar, hayatımın en tatlı anlarıydı.
Tabii ki bazen zorlandım, sabun kutuları üst üste devrildi, telefon bağlantısı kesildi, ama yılmadım. Çünkü bu iş benim için sadece para değil, aynı zamanda kendi gücümü keşfetme yolculuğuydu.
Ve şimdi geriye dönüp baktığımda, o küçük paketlerin içinde büyük hayaller saklıydı. Evde otururken başladığım bu yol, bana sabrı, azmi ve kendi değerimi öğretti.
Belki dışardan bakınca sadece küçük bir ek iş gibi görünüyor ama inanın, her sabun kutusunu özenle yerleştirmek, benim için dünyalara değerdi.
Eğer sen de böyle hikayelerin varsa, anlatmak istersen, ben buradayım. Çünkü kadın olmak, her zaman güçlü olmak demek, biliyor musun?